Sürekli Telefonla Fotoğraf Çekmek Hafızamıza Ne Gibi Zararlar Veriyor?

Fazla Fotoğraf Çekerken Hafızanızdan Olmayın!
Yakın geçmişimizde telefonla bile konuşmak büyük fedakârlıklar gerektiriyorken teknoloji birden bire yükselişe geçti ve biz, nasıl olduğunu anlayamadan hayatımız tamamıyla değişti. Akıllı telefonlar günlük hayatımızın bir parçası oldu ve her anımızı kayıt altına almaya başladı. Sonrasında hayata bakış açımız değişti. Eskiden yaşadığımız anda kalarak tadını çıkarmayı biliyorken, artık bunu sosyal medya üzerinden herkese gösterebilmek için ekranlara takılı kalmayı tercih ettik. En sevdiğimiz müzik grubunun konserini en önden izlerken müziğin ritmine teslim olmak yerine takipçilerimizin bunu izlemesi için telefon ekranlarına teslim olduk. Üstelik bu süreçte teknoloji gelişmeye tüm hızıyla devam ettiğinden sürekli fotoğraf çekmek ve bu fotoğrafları düzenlemek, öncelikli amacımız oldu. Peki, aslında çok fazla fotoğraf çekmenin ne kadar zararlı olduğunu biliyor musunuz? Gelin, bunun etkilerine birlikte bakalım.
Zayıflayan Hafıza
Yaşadıklarımızın sürekli fotoğraflarını çektiğimiz için geçmişi hatırlamak adına artık hafızamıza ihtiyaç duymuyoruz. Bu da uzun vadede hafızamızın gerilemesine neden oluyor. Gerek okul gerekse iş hayatımız olsun, hafızamızın üzerimizdeki etkisi aşikâr. Hatta özel hayatımızda bile hafızamız sayesinde dersler çıkarıyoruz, hatalarımızı tekrarlamamaya, mutluluklarımızı da artırmaya çalışıyoruz. Ancak hafızamız gerilemeye başladığı anda tüm bunlarda da sıkıntı yaşamaya başlayabiliriz. Bir örnek üzerinden anlatmak gerekirse, manzarası muazzam olan bir yerde olduğunuzu düşünün. Refleks olarak aklınıza ilk gelecek şey, hemen fotoğraf çekmek! Sonrasında yolunuza devam ediyorsunuz. Ertesi gün fotoğrafa bakmadan o anın detaylarını hatırlamaya çalışın. Gölün üzerinde ne vardı? Etraftaki çiçekler ne renkti? Hatırlayamadınız, değil mi? Çünkü o an fotoğraf çekmek için etrafınızda neler olup bittiğine o kadar da dikkatli bakamadınız ve o an, uçup gitti.
Değişen Algılar
Kişiliğimizin oturması aşamasında en büyük etken, her zaman yaşadıklarımız olmuştur. Onların bize etkileri kişiliğimizi oluşturmuş, neticesinde durumlar karşısında farklı tepkiler geliştiren insanlar olmuşuzdur. Bu noktada kendimizi nasıl gördüğümüz de çok önemlidir. Ancak hayatımıza ‘selfie’ kavramının girmesiyle birçok şeyin de değişmeye başladığını söyleyebiliriz, çünkü aslında olduğumuz noktayı bu sebeple kaçırabilir, kaçırdığımız noktaya da inanabiliriz. Bu şekilde duygusal bağlarımız da zayıflamaya, algılarımız değişmeye başlar.
Yanlış Hatıralar
Hayatta kalabilmek için hafızamıza ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Ancak hafızamız için kusursuz işleyen bir sistem dememiz de çok zor. Bazen geçmişle ilgili olarak yanlış anılar yarattığını söyleyebiliriz. Mesela çocukluk dönemlerinizi düşünün. Çok net hatırladığınız anılarınızın fotoğrafları, albümünüzde de var, değil mi? Hafızamız bu konuyla ilgili farklı anılar çağrıştırdığı zaman, ona inanmak ve sürdürmek insanın doğasında var. Yargılarımızı doğrulamak açısından hatırladığımız anıyı destekleyen olayları hatırlamamız ve diğer olan biteni yok saymamız, tam da bu yüzden.